tapas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tapas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2013 Cuma

ispanya'da EVS: Zaragoza, Zihinsel Engel ile tanısmak... Kısacası Kasım ayı özeti

  Size bir iyi bir de kötü haberim var... Gelenekler dahilinde her zaman olduğu kötü haberle başlıyorum. EVS programı 7 yılı doldurduğu için sona eriyor. (ooohhhh, noooo, hayal kırıklığı, ben de gidecektim yiaaaa... falan filan). Şimdi kendinize gelin. Çünkü iyi haber geliyor... EVS tarihe karışsa da aynı sistem Erasmus Plus ile geri geliyor. Şuan yeni paketin içeriği tam olarak kesinleşmese de gönüllülük olayı devam edecek rahat olun gençler...

  Gelelim bendenizin Zaragoza sınırlarında ne işler karıştırdığına... Bir süredir hiçbir şey yazamadım çünkü stadyum kadar evimiz olsa da internetimiz yoktu. Allem ettik kallem ettik sonunda mutlu yuvamıza internet bağlattık. Yoksa mazallah Wi-fi kullanalım diye (gittiğimiz barlarda en ucuz içecek bira olduğundan) ayvamsı bir bira göbeğiyle anavatana dönecektik.

  Peki proje ve EVS'den n'aber?


  Başlarda açıkçası tereddütteydim. Çünkü hayatımda engelli insanlarla hiç bu kadar yakın olup iletişim kurmamıştım. Söylediklerini anlayabilir miyim? Bana alışırlar mı? Nasıl davranmak gerekir? Ne konuşacağız? Ne yapacağız?.. gibi bir sürü saçma sapan düşünce. Şu an ise her yaştan engelli bireyle can ciğer kuzu sarması olduk diyebilirim. Tüm korku ve tereddütlerimi bıraktım, bu koskocaman ailenin bir parçası oldum.

  Utrillo ve Grupos de Extension diye iki ayrı organizasyonda görev yapıyorum. Utrillo'da 18 yaş üstü engelli bireylerle workshoplar düzenliyoruz. Hepsi gerçekten iyi eğitim almış. Hepsinin farklı farklı zihinsel engelleri olsa da çok rahatlıkla günlük işlerini yapıp sorunsuz bir yaşam sürebiliyorlar. Bu grup biraz daha sakin sessiz. Ama onlarla olmak çok eğlenceli... Diğer grup ise engelli çocuklardan oluşan izci grubu. Yine hepsi farklı zihinsel engellere sahip ama ne olursa olsun çocuk... Çocuk! Kalplerinde sevgiden başka hiçbir şey yok. Sürekli sevgi gösteriyorlar ve sevgi görmek istiyorlar. Her biri ayrı melek. Ve yaptıklarıyla karnınıza ağrılar sokabiliyorlar. :) Ciddiyim bak!!.. Konuşmaları, yaptıkları, giydikleri, fikirleri.. En yorgun olduğunuz anda öyle bir şey yapıyorlar ki her şeyi unutuyorsunuz. O nedenle bu grubun bende yeri ayrı.

  Birden çok duygusala bağladım sanki...


  O zaman EVS'in eğlenceli kısmını gelelim... Biz en şanslı gönüllüler arasındayız çünkü kimi gönüllüler kuş uçmaz kervan geçmez köylerde kalırken biz şehrin orta yerine yerleştik anacım. Gece hayatı, tarihi mekanlar, her tür market, cafe, restoran ayağımızın dibinde. Haliyle para yetişmiyor. :) Monitörümüze konuyu açtık. "Oha!! O kadar parayı ne yapıyorsunuz? Ben 2 kişi, 2 de köpek sizin harcadığınız parayı harcamıyorum." dedi. "Alkolü azaltın biraz" demeyi de ihmal etmedi tabi. (Öhöömmm.. yok anne, kola dedi kola. )

  Bu arada, ayıptır söylemesi sevgili EVSseverler, merkezde bir bar bulduk. Cumartesi gecesi hariç her gece ücretsiz latin dansları dersi veriliyor. Evet, ÜCRETSİZ! Salsa, Merengue, Bachata, Tango ve ek olarak Sevillana yani Flamenko. Henüz üşengeçliğimizden ötürü başlayamadık derslere ama en kısa sürede o da olacak inşallah...

  Zaragoza'nın tarihi güzelliklerinden de bahsetmek isterdim size ama henüz benim de görme fırsatım olmadı. "Eammeeann daha 10 ay burdayız" diye diye atlatıyoruz her gün. Ama gece hayatı derseniz o başka... Kop-kop mekanlar iki bölgede toplanmış biri Casco Viejo denen şehrin en eski yerleşim yeri diğeri de El Rollo denen biraz daha uzak bir mahalle. Biz genelde Casco Viejo'yu tercih ediyoruz. Burada her türlü müziği bulabilirsiniz. Çok hoş Rock'n Roll barı da var, eller havaya yapabileceğiniz discoteca da... İçki fiyatları ise değişiyor. Birayı 3-4€'ya shot şişelerini ise 7-8€'ya alabilirsiniz.

  Zaragoza'da benim en sevdiğim bölge ise El Tubo denilen sokaklar bütünü. Ufacık ama birçok sokaktan oluşan labirentimsi barlar yığını... Kaybolmadan başını sonunu bulmak zaman alıyor ama kaybolmak hiç koymuyor insana. El Tubo tapas barlarıyla ünlü ve cidden çok leziz tapaslar yapılıyor. İsmini ve içeriğini bilmediğim onlarca tapas yedim ve her biri ayrı muazzamlıkta sanat eseriydi diyebilirim. Çok da pahalı değil. Barına göre değişse de bir tapası 1-3€ arasında değişen fiyatlarla alıyorsunuz. İnsanın karnı doysa da gözü doymuyor azizim.

Çok konuştum ama umarım enthusiasmınıza enthusiasm katmışımdır..
Bu tür eylemlerim devam edecektir
Şimdilik hasta luego!

Not: İspanyolların sevimlilik ötesi bir aksanları olduğu ve ingilizceyi de bu yüzden kıvıramadıkları için ev arkadaşım ile kendimizi eğlendirmenin yolunu bulduk. Her tanıştığımız ispanyola Sunshine ve Congratulations dedirtmeye çalışıyoruz. Şiddetle tavsiyedir! Siz de deneyin tanıdığınız İspanyollar üzerinde. Gülme garantili. Kesin bilgi!









Devamını Oku »

3 Eylül 2013 Salı

ispanya'da yeme içme 2

Dün içkilerden bahsettikten sonra sıra geldi yeme alışkanlıklarına. Dün de dediğim gibi İspanya'da aç kalmak için sorunlu bir insan olmak gerekiyor. Hatta İspanya'dan kilo alarak dönmezseniz bizden değilsiniz.

İspanya'da normal bir günde 4-5 öğün yemek yenilir. İlk öğün kahvaltıyla başlar. Genelde işe yada okula giderken yoldan 1-2€'ya alacağınız krosan ve kahve ile geçiştirilir bu öğün. Ya da evde çikolatalı süt ve bisküvi de yenilebilir (öyle kahvaltı mı olur demeyin. Eşek kadar adamların böyle kahvaltı yaptığını gördü bu gözler).



Daha sonra saat 10.00-11.00 gibi bir şeyler atıştırabilirsiniz vaktiniz varsa.  Ama asıl öğün öğle yemeğidir. 12.00- 14.00 arası yenilen bu öğün bir şölene dönüşür bazen. Çünkü çoğu restoran özel öğle menüleri oluşturur. Her kapıya konulan listeye bakıp dalarsınız içeri. 2 adet 1. yemek, 2 adet 2. yemek, tatlı ve içecek çeşitlerinden birer tane seçersiniz ve tıka basa doyduğunuz bu yemeğe 9-13€ arası bir fiyat ödersiniz. Fiyat uygun diye yemekleri kötü olur sanmayın. Restoranına göre paella da olabilir listede kocaman bir biftek de.

Öğle yemeğinin ardından sıra geldi Merienda'ya. Genelde çocukların okuldan gelme saatine denk getirilen bu 5 çayı çocuk olsun olmasın herkesin iştahını açan tapaslarla geçiştirilir. Bizim gibi "aman efendim 18.00den sonra yemek yemeyin. Vallahi de gani gani yağ olur her yeriniz" haberleriyle büyümüş bir nesil için Merienda akşam yemeği olarak algılanabilir. Ama İspanyollar asıl sürprizi en sona saklıyorlar.

Akşam yemeği! En erken 22.00'de başlayan bu öğün daha ağır yemekler, şarap ve televizyon eşliğinde 24.00'e kadar devam eder.

İspanya bir yarımada olduğu için bu mutfakta deniz ürünlerinin büyük bir yeri var. Kalamar, midye, karides  vb. deniz ürünleri bol bol tüketiliyor. Ama ben anti-deniz ürünleri bir insan olduğum için pek de babam çıksa yiyemiyorum İspanyol denizinden. Paella'nın bile Valenciana yani sebzeyle yapılan versiyonlarıyla yetinmek zorunda kalıyorum çoğu zaman.

Onun yerine patatesle avutuyorum kendimi. Tortilla de patatas ve Patatas bravas "Allah'ım sana geliyorumm" dedirtiyor bana. Bu ikisinin yanında et yemekleri de çok önemli İspanya'da. Bistec'den tut her tür ızgara afiyetle mideye indiriliyor. Domuz eti hem ucuz hem de bol olmasından dolayı çok sıklıkla tüketiliyor. Özellikle de Jamon iberico dedikleri domuz pastırması İspanyol mutfağının mihenk taşı gibi. Onun yanında yine domuzdan üretilen sucuk vb. ürünler de tapas olarak servis ediliyor. Tapas'lardan bahsetmeye hiç gerek dahi görmüyorum. Her barda, günün her anında kolayca hazırlanabilen lezzetli tapasları tatmadan dönerseniz vallahi de hakkımı helal etmem. O kadar övdük yani aşkolsun.

Ama İspanya'nın yemek kültüründe benim en çok hoşuma giden özellik çok eliaçık olmaları. Yani "aman nereden kıssak da daha fazla para kazansak" mantığıyla bakmıyorlar olaya. En küçük barda dahi aldığınız ucuz bir içeceğin yanına bir tabak dolusu yemek gelebiliyor. Birinci kadehten sonra bir kadeh daha ısmarlarsanız o boş tabak alınıp başka bir yemekle doldurularak tekrar size servis ediliyor. İspanyolların sıcakkanlılığı kesinlikle sofralarına yansıyor.


İspanya'da her özerk bölgenin kendine has muhteşem bir mutfağı var. Tabii ki her şeyi anlatacak değilim. Ben sadece ana başlıklara değindim. İşin detayına girmeyi size bırakıyorum.

Que aproveche!
Gizem K.







Devamını Oku »