İspanya’nın yemek rutini bizimkinden oldukça
farklı. Bu kültürde öğün sayısı 5. Evet, 5. Desayuno, Almuerzo, Comida,
Merienda ve Cena…. En hafif öğün ise desayuno yani sabah kahvaltısı. Çoğu zaman
bir café con leche (sütlü kahve) ya da Colacao (çikolatalı süt) eşliğinde
bisküvi, tost ekmeği ya da muffin yiyerek geçirilen öğün saat 11.30 civarında
almuerzo bahanesiyle tekrarlanır. Bu sefer biraz daha doyurucu şeyler
yenilebilir; pan con tomate, tostada con jamón y queso vb.
Comida yani öğle yemeğine saat 14.00’ten önce
oturursanız garip bakışlar sizi izleyebilir. 14:00 -15:00 arasında öğle yemeği
yenildikten sonra bu sefer 17:30-18:00 arasında bir de merienda’mız var nam-ı
diğer beş çayı. Bu öğünde tapas ya da ufak bir sandviçle açlık bastırılır.
Ve geldik bizden
en farklı öğün akşam yemeğine. Türkiye’de artık çay faslına geçtiğimiz saatler İspanya’da
akşam yemeği saatleridir. 21.00 itibariyle başlayan süreç 23.00 hatta 24.00
saatlerine kadar sürebilir.*
*İspanya’da
sobremesa dediğimiz bir olay var. Yani yemeği yiyince hemen öyle toparlayıp
bulaşıkları yıkamıyoruz. O masa orada kalıyor ve saatlerce masa etrafında
muhabbet ediliyor. Haliyle akşam yemeğinin 3 saat sürmesi şaşılacak bir durum
olmaktan çıkıyor.
2-
Çalışma Saatleri
Alışana Kadar Seni Çileden Çıkarabiliyor
Siesta büyük
şehirlerde olmasa da küçük şehirlerde (özellikle güneyde) yaşamın bir parçası.
Siesta derken insanların yan gelip yatmasından bahsetmiyorum. Siesta aslında,
dükkanların öğle saatlerinde belirli bir süre kapatıp akşamüstü tekrar
açmasından ibarettir. Bu aralıkta insanlar evlerine gider, yemeklerini yerler,
işleri güçleri varsa onları tamamlarlar. E biraz kestirmek için de zaman varsa
ne ala ;)
Durum böyle
olunca birçok devlet dairesi, bankalar, marketler, postane, eczane, ofisler
günün belli saatlerinde kapalı oluyor ya da sadece öğle saatlerine kadar hizmet
veriyor. Örneğin banka ya da belediyedeki işlemlerinizi saat 13.00’e kadar
tamamlamak zorunda kalabilirsiniz ya da 14.00-17.30 arasında market alışverişi
yapmak üzere evden çıktığınızda eliniz boş geri dönebilirsiniz.
3-
Pazar
Gününün Kutsallığı
Pazar günü bizim
için en ticari gündür. Bir mekanın kapalı olmasına asla katlanamayız. Mevsim
kış ve hava yağışlı ise kendimizi ilk alışveriş merkezine atarız. Haftalık
market alışverişimizi bile genelde Pazar gününe saklarız.
İspanya’da
klasik bir Pazar gününde tüm dükkanlar, marketler, alışveriş merkezleri kapalı
olur ve insanlar genellikle aileleriyle barlarda ya da parklarda zaman geçirir.
Siz de tüm düzeninizi buna göre ayarlarsınız (özellikle birkaç kez marketlerin
kapalı olduğunu unutup aç kaldığınızda J).
4-
Doyasıya
Küfür Etmenin İnanılmaz Rahatlığı
İspanyolca,
kültür gereği argonun ve bel altı konuşmanın oldukça rahat olduğu bir dil.
Sokakta, televizyonda, arkadaş arasında bolca duyabilir, siz de zamanla alışıp
gönül rahatlığıyla içinizden geldiği gibi küfürlü konuşabilirsiniz. Sadece
çocukların yanında dikkat!
5-
Starbucks’tan
Nefret Edersin
Daha kötü
kahveye daha çok para mı ödeyeceğim? Hadi ordan… İşte birçok İspanyol’un Starbucks
karşısındaki tepkisi bu şekilde. Çünkü kahve bu kültürde önemli bir yere sahip ve
ortalama fiyat 1.10 - 1.80 euro civarı. Bu sebeptendir ki Starbucks İspanya’da
yalnızca turistik bölgelerde başarılı olmuştur. Birçok küçük şehirde ya hiç
açılmamıştır ya da açılmış ancak iflas edip kapatmıştır.
6-
Saat 2’den Önce
Fiesta Başlamaz
İspanya’ya gelen
tüm turistlerin kanayan yarası… Akşam olmuştur, süslenip püslenip meşhur
İspanya gecelerine kendinizi atmak istersiniz. Saat 24.00 civarı club club
gezmeye başlarsınız ama bir bakarsınız mekanda barmenler ve siz dışında kimde
yoktur. Alın size bir İspanya mozaiği. İspanya’da fiesta kültürü genellikle
akşam yemeğiyle başlar. Akşam yemeğinden sonra “botellón” dediğimiz, parklarda,
açık alanda (ya da arkadaşınızın evinde) alkol alımıyla devam eder. Saat 2.00
civarı gece kulübüne gidilir. Eğer bu rutini takip etmezseniz büyük ihtimalle
akşam yemeğinin ardından uykunuz gelecek ve fiestadan vazgeçeceksiniz.
7-
Hayatı
Akışına Bırak, Yavaşla
Her yere
koşturmaya, sürekli acele etmeye, her işimizi hızlıca yapmaya öyle alışmışız ki…
İspanya’ya gelince değişmesi gereken en önemli özellik bu bence. Hayatı daha
sakin yaşayın, her yere 5 dakika geç kalın, adımlarınızın hızını yarıya
düşürün. İnanın hiçbir şey aksamıyor. Aksine siz daha az stresli ve daha mutlu
bir hayata sahip oluyorsunuz.
8-
İnsanlarla
İletişim Kurmaktan Çekinme
Sıcakkanlı
insanların ülkesindesiniz, unutmayın. Asansörde, markette, sokakta, barda,
clubta, otobüste… İnsanlara selam vermekten, ortaya bir laf atmaktan
çekinmeyin.
9-
Bu İnsanlar
Neden Bağırarak Konuşuyor?
Beni ziyarete
gelen arkadaşlarımla bir mekana girdiğimizde ilk tepki genellikle bu cümle
olur. İnanın buna bir cevabım yok ama bir fikrim var. Bize küçüklüğümüzden beri
hep utangaç olmak öğretildi. Otobüste sesini çıkarma, insanlar seni duymasın,
bağrışma, sesli gülme… Burada ise tam tersine; paylaş, gül, çekinme, utanma… Bu
nedenle insanlar yüksek sesle konuşuyorlar, bu bir gerçek. Kapalı alanlarda bir
sürü insan bir araya gelince ise inanılmaz bir gürültü ortaya çıkıyor. İlk
başlarda sizi rahatsız eden bu gürültünün ilerleyen zamanlarda sizi içine
çekeceğini ve sizin de artık bağırarak konuşacağınızı göreceksiniz.
10- Asla Bir Biraya Hayır Deme
Okul ya da iş çıkışı, bir Cumartesi günü, sokakta tesadüfi bir karşılaşma sonrası gelen “Bir bira içelim mi?” teklifi kutsaldır. Her ne kadar yorgun da olsanız tavsiyem o teklifi geri çevirmeyin.
Bu 10
alışkanlığı edinmeniz İspanya’da kalış süreniz boyunca sizi bu kültüre daha çok
yakınlaştıracak ve daha güzel tecrübeler edinmenizi sağlayacak. Saydıklarım
dışında İspanya’da yaşam konusunda farklı soru ve sorunlarınız varsa bana
yazabilirsiniz. Sorularınızı cevaplamaktan mutluluk duyarım.
Sevgiler,
Gizem
Merhaba,
YanıtlaSilEline sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Senden İspanya'da sevdiğin ya da sevmediğin, yani tattığın tüm ispanyol yemekleri konusunda'da bir yazı bekliyoruz :)
Merhaba, çok teşekkür ederim :) Aslında tadıp da beğenmediğim bir yemek olmadı şu ana kadar ama haklısın bir liste yapıp en kısa sürede yayınlamalıyım.
SilMerhabalar, yazınızı okuyunca Erasmus günlerime döndüm, ne güzel zamanlardı, stresten arınmış saf mutluluk dolu günler olarak aklımda, keşke bir zaman makinesi olsa da şu kurumsal hayatın pençesinden kurtulup dört yıl önceye geri dönebilsem. İlgiyle okudum sevgiler!
YanıtlaSilMerhaba Okan, Erasmus günleri unutulmaz zamanlar herkes için. Ama hiç belli olmaz, belki karşına bir fırsat çıkar ve kurumsal hayatı bırakıp tekrar o güzel günlere dönersin. Yazıdan keyif almana sevindim. Sevgiler.
YanıtlaSil